NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ يُونُسَ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ أَنَّ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
وَهُوَ عَلَى
الْمِنْبَرِ
يَا أَيُّهَا
النَّاسُ
إِنَّ
الرَّأْيَ إِنَّمَا
كَانَ مِنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُصِيبًا
لِأَنَّ
اللَّهَ كَانَ
يُرِيهِ
وَإِنَّمَا
هُوَ مِنَّا
الظَّنُّ
وَالتَّكَلُّفُ
Ömer b. el-Hattâb (r.a)
minber üzerinde iken şöyle demiştir:
Ey insanlar, ancak
Rasûlullah (s.a.v.)'in içtihadında kesin isabet yardır. Çünkü Allah ona
(doğruyu bizzat kendisi) göstermiştir. Bizden (çıkan) içtihad (lar ise, doğruyu
çıkarmak için gücümüz nisbetinde ortaya konmuş fikrî) bir gayret (in
semeresinden ibaret)tir.
İzah:
Metinde geçen,
"Çünkü Allah ona (doğruyu bizzat kendisi) göstermiştir" cümlesiyle
kastedilen, "Biz sana kitabı gerçek ile indirdik ki, insanlar arasında
Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin"[Nisa 105] âyet-i
kerimesidir.
Görüldüğü gibi bu
âyet-i kerimede Yüce Allah'ın hakikatleri Rasûlüne açık bir şekilde gösterdiği
ifade edilmektedir. Binaenaleyh Hz. Nebi, Kur'an-ı Kerim ve kendisine gelen
diğer ilhamlar sayesinde hak ve hakikati eksiksiz olarak öğrendiği için onun
görüşleri hatadan uzaktır. Allah'ın hıfz-ü himâyesi altındadır. Onun dışındaki
insanların ictihadlarmın isabet derecesi ise kendi güçlen nisbetindedir. Hakkı
ortaya çıkarabilmek için olanca güçlerini sarfederler; fakat neticenin isabetli
mi yoksa hatalı mı olduğu bilinmez.
Bu hadis munkatı'dir.
Çünkü senedinde bulunan ibn Şihâb ez-Zührî'nin Hz. Ömer'le görüşüp konuşmadığı
bilinmektedir.
Hadisin bab başlığı ile
ilgisi ise, Hz. Nebi'in dışındaki hâkimlerin verdikleri hükümlerde
yanılabilecekleri noktasındadır.